Teknoloji, Spor, Filmler, Yemek, Kitaplar, Kadınlar, ZiHni DErin DüŞÜNceler, Eğitim, Gezdim gördüm yedim, Haberler, Çiçekler Hakkında bilgiler ve nacizane yorumlarımız.
25 Kasım 2013 Pazartesi
Kaybedenler Kulübü (2011)
Bu filmi ilk izlediğinizde hadi canım sende, bu kadarda değil artık, bunuda diyemezler hadi deseler bile izin vermezler, kovulurlar, bunu göze alamazlar diyebilceğiniz tepkilerle kafanızda acabalarla izleyeceğiniz sizi düşüncelerin derinliklerine iten içinizden; bunları bende yapmak isterdim diyebilceginiz sonra, ya bi dakika ben niye yapamıyorum ki kim engelliyor ki bunları? Diye kendinizle tartışmalarla geçirebilceğiniz yaklaşık 1.5 saat sürebilcek kendini keşfedişle geçirebilceğiniz güzel zaman olarak algılayabilirsiniz.
Filmin konusu karşılıklı konuşmaktan zevk alan 2 kişinın programdaki ve normal yaşantılarını konu alıyor. Paraya çok hatta hiç önem vermiyen 2 insanin hayattan zevk almak için içlerinden geildikleri gibi kimseye hiç bişey ispatlamak zorunda olmadıkları sadece o dakika ne yapmak istiyorlarsa onu yapmak için uğraştıkları hatta hakkettikleri üne kavuşmalarına rağmen onu hiç önemsemeyip Kaan'nın çok az satış yapan 6.45 kitapevine yönelmesi Mete'nin ise eski plak dükkanı açarak mutlu olmasıyla biten bizim hayatlara bakıldıkça keşke dedirtçek hikayelerle dolu bir filmdir. Filmin müzikleri ve bazı sözleri okadar güzel yerlere saklanmıştır ki defalarça izlediğinizde oha bu da varmış yuh nasıl kaçırmışım diyebilirsiniz.
Sonuç olarak; sizi 1.5 saatliğine başka bir dünyaya davet eden bir film zevkle izleyebilceğinizden eminim fakat çok kaptırmayın benim gibi kendinizi tekrar sisteme girmek zor oluyor. Hiç olmadık yerde replikler aklınıza geliyor ve eğer karşınızdaki izlemediyse zor durumda kalabiliyosunuz fakat izlediysede tadından yenmiyo iyi günler tabi böyle bişey mümkünse...
17 Kasım 2013 Pazar
Robot Barmen
Günümüzde insanların yaptığı bir çok şeyi artık robotlar yapmaya başladı, video'daki ürün programlanarak istediğiniz içkilerinizi sizin için hazırlıyor. Ayrıca içkinizi yudumlarken ürünün üzerindeki ekranda günlük haberleri okuyabilirsiniz.
Ürün hafızasında 300'den fazla kokteyl tarifini kayıtlarında tutarak istediğiniz zaman sizin için hazırlayabilir. İçkiler azaldıkça ürün size mesaj atarak sizleri uyarıp içkileri tedarik etmenizi ister.
.
Ürün şimdilik Kickstarter projeleri arasında olmasına rağmen önümüzdeki Nisan ayında $2,500 fiyatla satışa sunulacaktır.
TİRAMİSU TARİFİ
Tiramisu İçin Gereken Malzemeler
1 paket kakaolu pandispanya keki
4 su bardağı süt ( 1 bardak süt kek ıslatmak için kullanacağız )
1 tatlı kaşığı kakao
1 çay bardağı şeker
1 çay bardağı un
150 gr labne peynir
1 tatlı kaşığı nescafe 1 tatlı kaşığı şeker yada nescafe 3 ü 1 arada da kullanabilirsiniz..
Hazırlanışı :
Tiramisu tarifimizde ilk yapacağımız şey bir su bardağı ılık sütün içine bir tatlı kaşığından biraz az nescafe ve 1 tatlı kaşığı şeker koyup karıştırarak nescafemizi yapıyoruz .Evinizde 3ü 1 arada varsa onunla da yapabilirsiniz. Servis tabağına kakaolu pandispanyanın alt katını koyun ve elde ettiğimiz nescafe ile alt tabanı da üst katı da ıslatın .
Diğer taraftan bir tencereye 3 bardak süt , 1 çay bardağı şeker ,1 çay bardağı un koyun ve kısık ateşte karıştırarak kaynamasını bekleyin. Kaynamaya başlayan sütün içine labne peynirini de atın ve karıştırmaya devam edin. Krema koyulaşınca altını kapatın.
Islattığınız kekin üzerine kremanın yarısını koyun ve ikinci keki üst kata koyup kalan kremayı da üzerine dökün. Böylece tiramisumuz hazır.
Hazırladığınız tiramisuyu biraz soğumaya birakın ,soğuduktan sonra da üzerine bir süzgeç yardımıyla kakao serpiştirin. Tiramisumuz servise hazır... Şimdiden afiyet olsun..:)))
16 Kasım 2013 Cumartesi
Fırlatılabilir, Panoramik Kamera
Hem teknoloji hemde fotoğrafçılıkla kendi çapımda yakından ilgilenen biri olarak bu ürüne bayıldı.
Ürün çalışma prensibi çok basit sadece havaya fırlatmak yeterli, kamera maksimum yüksekliğe ulaşınca üzerinde bulunan kameralar çevresinin fotoğrafını çekiyor ve yazılımı sayesinde bu fotoğrafları birleştirip sizlere 360 derecelik fotoğraflar sunuyor.
Sözün kısası, aşağıdaki videoyu izlemelisiniz. Teknoloji nereye gidiyor??
Ürün çalışma prensibi çok basit sadece havaya fırlatmak yeterli, kamera maksimum yüksekliğe ulaşınca üzerinde bulunan kameralar çevresinin fotoğrafını çekiyor ve yazılımı sayesinde bu fotoğrafları birleştirip sizlere 360 derecelik fotoğraflar sunuyor.
Sözün kısası, aşağıdaki videoyu izlemelisiniz. Teknoloji nereye gidiyor??
İKRAMLIKLAR
KAVUNİÇİ LEZZETLER
Misafir geldiğinde hepimizin eli ayağına dolaşır. Ne ikram etsek misafiri nasıl memnun etsek diye düşünüp dururuz. Bende sizin için hem basit hem lezzetli hemde sunumu çok şık bir tarif vereyim :)))
Malzemeler:
1 adet küçük boy kavun,
Vanilyalı dondurma
Ve şık duracağına inandığınız meyveler ben çilek ve muz seviyorum onları kullandım.
Yapılışı : Kavunu ortadan ikiye kesip içindeki çekirdekleri bir kaşık yardımıyla çıkartın. Kavunun ortasına arzunuza göre iki yada üç kaşık sade dondurma koyun. Dilimlediğiniz meyvelerle dondurmanın üzerini süsleyin ve bukadar kısa sürede harika bir ikram için şimdiden ellerinize sağlık.. :))))
Kraker
Bazen canımız dondurma ister. Alır yeriz. Sonra tekrar yeriz, tekrar yeriz. Sonra dondurmadan sıkılırız. Artık başka şeyler yemek isteriz.
Gideriz bakkala. Karıştırırız rafları evet elimize bir kraker gelir. tadı nasıldır acaba güzel midir? Deneyelim.
Çok beğeniriz. Beğenmemek olmaz tabii. Kim bilir hangi eller yaptı onu. Kim bilir onu yaparken aklından neler geçti. Bence anne yemeğiyle arasında ki fark böyle ortaya çıkıyor olabilir. Hep denir ya sevgimi kattım diye. Oysa ki fabrikada ki annelerimiz, ablalarımız, babalarımız, dayılarımız, ağabeylerimiz ve küçük kardeşlerimiz biz o krakeri yerken yüzümüzdeki gülümsemeyi hayal etmiş midir?
Edemez ki. Nasıl etsin? Kimi maçın sonucuna takmış kafayı, kimi hanımıyla dertli, kimi sarhoş veya kumarbaz kocasının derdinde, kimi yarine methiye düzme peşinde. Methiye de düzülmüyor artık. Yaz sanal aleme gelsin sevgi sözcüklerin. Gözlerine bak şöyle bir ve içinden geleni haykır. Hangimiz Orhan Veli, hangimiz Nazım, hangimiz Cemal Süreyya, hangimiz Oğuz. Ama bak be olum gözlerinin içine yarinin güneşin batışını izlediğin bir sahil de gibi, tut ellerini bir şair edasıyla bir buket çiçeği tutar gibi tut ki narindir kırılmasın dalları.
Hep aynı türküye kim tutturmuş ki? Değişir hayat. Filozof bile demiş aynı derede iki kez yıkanamazsın diye. Zaman değişir, akar samanyoluna. Zamanında tartıştığım bir arkadaş vardı suyun yolunu bulması konusunda. Şimdi inandım. Su akar yolunu bulurmuş. Zaman bizi biz yapacaktır elbet. Ak ve yolumuzu buldur bize de.
Söyle rafta ki hangi krakerdir beni bu düşüncelere götürüp gelen?
Yoksa havalar mı soğudu ya da ne?
Yoksa havalar mı soğudu ya da ne?
MY WAY (2011) - Benim Yolum
Dün akşam bir TV kanalında rastladım filme. Hoşuma gitti. oturdum gece yarılarına kadar izledim. açıkçası uzak doğu filmlerini pek sevmem. Filmlerinde hep bir abartı vardır. Dövüş ve savaş filmlerinde hep uçarlar konarlar. Bu sebeple çok ilgi göstermezdim böyle filmlere. yine böyle olmaz diye biraz da can sıkıntısından oturdum izledim filmi.
Şaşırdım.
Neden mi?
Tabii ki bu filmde oynayanlar amerikalı coniler olsa. İMDB sıralamasında bu film en kötü ilk 100 içinde kendine yer bulurdu. Ama beklediğimden çok daha az bir puan almış ve açıkçası şaşırmamın sebebi de bu oldu.
Filmde öyle aşırılık yoktu. bildiğimiz dram. İki arkadaşın veya düşmanın cesareti, saflığı, herşey vardı film de. çok ama çok beğendim müthiş bir film demiyorum ama beklenmedik bir film. 2. Dünya Savaşında geçiyor film. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış. (Bu hikayenin doğruluğu konusunda internette bazı bilgiler var ama tam olarak kesin bir bilgim yok). Filmde savaşın hiç tarafı tutulmamış. Japonları, almanları ve rusları kötülemişler.
Filmin kahramanı Güney Kore'li bir adam. Koşucu. Diğer kahramanı ise Japon bir koşucu. Çocukluktan beri tanışıp beraber koşuyorlar. Çocuklardan biri diğerinin hizmetçiliğini üstleniyor. Sonra işler karışıyor dedesi ölen çocuk bunun için diğerini suçluyor. Bizim Koreli ise bir yarışmada japonu geçip birinci olmasıyla japonlar onu diskalifiye ediyor. İtirazlar derken kavga çıkıyor. Hadi bizim kahraman Japon ordusu için savaşmaya cepheye yollanıyor. İki arkadaş beraber savaşıyorlar. Japon olan komutan diğeri er.
Oradan Rusların eline düşüyorlar savaş esiri olarak. Bu iki arkadaş artık aynı statüde ve esirler.
Ruslar için savaşırken oradan almanların safına geçiyorlar. Derken film Normandiya çıkarması sırasında sona eriyor. Bir amerikalı yaşasa bunları şimdi bu film ne hasılat yapmıştı kim bilir. Ben açıkçası özellikle savaş sahnelerini beğendim. Görsel efektler dozunda ve iyiydi.
Ben TV de izledim ama eğer siz DVD veya CD'sini bulursanız kesin izleyin kaçırmayın derim. Benim yaptığım gibi Uzak doğu filmlerine de ön yargı ile yaklaşmayın.
İyi Seyirler.
İyi Akşamlar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)