Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2014 Çarşamba

Yerli Film Sevenler İçin Özel 18 Efsane Replik

1. "Bazen ilk görüşte bilirsin, o insan senin kaderindir. Bazen bir ömür ararsın… Bulunmaz."
Aşk Tesadüfleri Sever

2. "Bu dünya 2 şeyden yıkılıcak bi binadan bi de zinadan."
Gemide

3. "Bu ülkede huzur ve güveni istiyorsak eğer bunun ilk şartı, namuslu insanların da en az namussuzlar kadar cesur olmasıdır."
Vali

4. "Karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor, ama ölüyorsun farkında değilsin."
Issız Adam

5. "Eceliyle yatağında ölmeye karar veren bizler; kurşunla göç edenlerin şerefine içiyoruz."
Kabadayı

6. "Sen o kadar bir şey söylemeden gidersin ki; üstüne milyonlarca bir şey söylenir."
İncir Reçeli

7. "İnsan büyüyünce hayalleri küçülür mü ?"
Babam ve Oğlum

8. "O bin tılsımlı anın çarşafından ağır ağır geçirirken hayatını, Bilemezdi üç tekerlekli bisikletin karanlığa takla atacağını"
Ağır Roman

9. "Geçmiş, bazen hatırlamak istediğin gibidir."
Mustafa Hakkında Herşey

10. "Adalet dediğiniz o kadar da adil bişey değil demek."
Pardon

11. "Allah haksızlığı yarına bırakır; ama yanına bırakmaz..."
Takva

12. "İnsan karar vererek aşık olmaz. Sadece bir bakar, olmuş."
Kaybedenler Kulübü

13. "İşte kadınlar budur. Güzeldirler ama zehirleyerek öldürürler."
Av Mevsimi

14. "İnsan doğarken ezanı okunur namazı kılınmaz, ölürken namazı kılınır ezanı okunmaz ki doğarken okunan ezan öldüğünde kılınacak namaz içindir. İşte hayat bu kadar kısa sürelidir."
New York'ta Beş Minare

15. "Hayatın sevda karşısında ne önemi var."
Eşkıya

16. "Bilirsin; noktayı koymak ne kadar zor olsa da, tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir."
Dedemin İnsanları

17. "Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz."
Devrim Arabaları

18. "Unutmak en iyisi. Ama unutmak zor gelir insana. Hatırlamamak daha iyi. Unutmakla hatırlamamak aynı şey değil nasıl olsa!"
Kelebeğin Rüyası

Kaynak: onedio.com

26 Şubat 2014 Çarşamba

Mutlaka İzlemeniz Gereken, 11 Muhteşem Kısa Animasyon Film





11. Zero

İlk kısa filmimiz Zero, kendinizi iyi hissettirecek bir aşk hikayesi. Christopher Kazelos tarafından yönetilen film pek çok ödül de kazanmış. Hikaye ayrımcılık hakkında. Zero'nun yaşandığı toplumda herkesin statüsüne göre bir numarası var. Kahramanımızın numarasını tahmin ettiniz herhalde: Zero yani sıfır.

10. Kiwi

Bu kısa animasyonun ilham verici mi acıklı mı olduğuna gerçekten karar veremedik. Doni Permedi tarafından yönetilen filmde minik bir kiwi kuşunun hikayesi yer alıyor. Biliyorsunuz kiwi kuşları uçamıyorlar. Bu kuşumuzun da tek gayesi uçmanın nasıl bir his olduğunu anlamak. Sonu açıkta bırakılan bu kısa film kalbinize minik yumruklar atıyor.

9. Alma

Bu ne tavuk suyuna çorba ne de komik bir hikaye. Oldukça karanlık bir atmosferi olan Alma 2007 yılında Rodrigo Blaas tarafından çekilmiş. Film Barcelona sokaklarında geçiyor ve Alma İspanyolca "ruh" demek.

8. Alarm

Koreli bağımsız animasyon ekibi Mesai tarafından yaratılan bu çalışma hepimizin aşina olduğu bir konudan bahsediyor. Çalar saatler! Genelde sabah vaktinde uyanmak için çalar saatimizi bir kaç farklı saate kurarız. Bu filmde kahramanımız daha değişik bir yol izliyor ve bir sürü saat kuruyor!

7. Geri's Game

En İyi Kısa Animasyon Oscarını 1997'de kazanan bu film, bir sonbahar öğleden sonrasında, parkta kendine satranç oynayan Geri'nin hikayesini anlatıyor. İnsan kendi kendine satranç oynarken nasıl kazanabilir ki?

6. Oktapodi

İşte gerçek aşk hakkında yapılmış en sempatik filmlerden biri. Fransız yapımı Oktapodi birbirine aşık iki ahtapotun birinin tabağında yemek olmadan zorlukları nasıl aştığının hikayesi.

5. French Roast

2009'da Oscar'a aday olan French Roast sosyal mesajlar içeren bir animasyon. Çok zengin ama cüzdanını evde unutmuş bir iş adamının içtiği kahveyi ödeme sorunsalı hakkında! Şaşırmayın gerçekten izlediğinize pişman olmayacaksınız.

4. Lifted - Pixar

Pixar'ın Youtube'da pek çok kısa filmi bulunuyor ama bizce bu en iyilerinden biri. Öyle çok tavuk suyuna çorba hikayelerinden değil ama komik olduğu kesin! Animasyon uyuyan bir köylüyü kaçırmaya çalışan bir uzaylı hakkında. Mutlaka izlemelisiniz.

3. Partly Cloudy

Çocukken hepimiz bebekleri leyleklerin getirdiği hakkındaki hikayeleri duymuşuzdur. Tamam leylekler bebekleri getiriyor da bu bebekler nereden geliyor? İşte Partly Cloudy'nin hikayesi bu.

2. Day and Night By Pixar

Yine bir Pixar çalışması. Day and Night'ı özel yapan 2D ve 3D tekniklerini birleştirerek çekilmiş olması. Aslında konusu da teknikle alakalı. Gündüz ve gecenin çekişmesinden ve sonra sahip oldukları tatlı arkadaşlıktan bahsediyor. Biraz Looney Tunes çizgi filmlerini de anımsatmıyor değil.

1. Paperman

Çok sempatik bir aşk hikayesi.. Geçen yıl en iyi kısa animasyon film oscar'ı kazandı!

Kaynak: http://onedio.com/

23 Aralık 2013 Pazartesi

Ordu Texas



"Ordu, Texas" 70′li yıllarda, Vespa motosikleti ile Ordu-Londra arasını tam on dokuz kez, ardından A.B.D ve Kanada'yı karış karış gezen Osman Gursoy'un hikayesi. Bakırcı çıraklığı yaparken, ustasının BSA motosikletine dokunmasına bile izni olmayan Osman Gürsoy çareyi bisikletine motor takmakta bulur. Ardından yabancı dil öğrenmeyi kafasına koyar ve uzun soluklu maceraları başlar.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Kaybedenler Kulübü (2011)

Bu filmi ilk izlediğinizde hadi canım sende, bu kadarda değil artık, bunuda diyemezler hadi deseler bile izin vermezler, kovulurlar, bunu göze alamazlar diyebilceğiniz tepkilerle kafanızda acabalarla izleyeceğiniz sizi düşüncelerin derinliklerine iten içinizden; bunları bende yapmak isterdim diyebilceginiz sonra, ya bi dakika ben niye yapamıyorum ki kim engelliyor ki bunları? Diye kendinizle tartışmalarla geçirebilceğiniz yaklaşık 1.5 saat sürebilcek kendini keşfedişle geçirebilceğiniz güzel zaman olarak algılayabilirsiniz. Filmin konusu karşılıklı konuşmaktan zevk alan 2 kişinın programdaki ve normal yaşantılarını konu alıyor. Paraya çok hatta hiç önem vermiyen 2 insanin hayattan zevk almak için içlerinden geildikleri gibi kimseye hiç bişey ispatlamak zorunda olmadıkları sadece o dakika ne yapmak istiyorlarsa onu yapmak için uğraştıkları hatta hakkettikleri üne kavuşmalarına rağmen onu hiç önemsemeyip Kaan'nın çok az satış yapan 6.45 kitapevine yönelmesi Mete'nin ise eski plak dükkanı açarak mutlu olmasıyla biten bizim hayatlara bakıldıkça keşke dedirtçek hikayelerle dolu bir filmdir. Filmin müzikleri ve bazı sözleri okadar güzel yerlere saklanmıştır ki defalarça izlediğinizde oha bu da varmış yuh nasıl kaçırmışım diyebilirsiniz. Sonuç olarak; sizi 1.5 saatliğine başka bir dünyaya davet eden bir film zevkle izleyebilceğinizden eminim fakat çok kaptırmayın benim gibi kendinizi tekrar sisteme girmek zor oluyor. Hiç olmadık yerde replikler aklınıza geliyor ve eğer karşınızdaki izlemediyse zor durumda kalabiliyosunuz fakat izlediysede tadından yenmiyo iyi günler tabi böyle bişey mümkünse...

16 Kasım 2013 Cumartesi

MY WAY (2011) - Benim Yolum



   Dün akşam bir TV kanalında rastladım filme. Hoşuma gitti. oturdum gece yarılarına kadar izledim. açıkçası uzak doğu filmlerini pek sevmem. Filmlerinde hep bir abartı vardır. Dövüş ve savaş filmlerinde hep uçarlar konarlar. Bu sebeple çok ilgi göstermezdim böyle filmlere. yine böyle olmaz diye biraz da can sıkıntısından oturdum izledim filmi. 

  Şaşırdım.

  Neden mi?

  Tabii ki bu filmde oynayanlar amerikalı coniler olsa. İMDB sıralamasında bu film en kötü ilk 100 içinde kendine yer bulurdu. Ama beklediğimden çok daha az bir puan almış ve açıkçası şaşırmamın sebebi de bu oldu.

  Filmde öyle aşırılık yoktu. bildiğimiz dram. İki arkadaşın veya düşmanın cesareti, saflığı, herşey vardı film de. çok ama çok beğendim müthiş bir film demiyorum ama beklenmedik bir film. 2. Dünya Savaşında geçiyor film. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış. (Bu hikayenin doğruluğu konusunda internette bazı bilgiler var ama tam olarak kesin bir bilgim yok). Filmde savaşın hiç tarafı tutulmamış. Japonları, almanları ve rusları kötülemişler. 

  Filmin kahramanı Güney Kore'li bir adam. Koşucu. Diğer kahramanı ise Japon bir koşucu. Çocukluktan beri tanışıp beraber koşuyorlar. Çocuklardan biri diğerinin hizmetçiliğini üstleniyor. Sonra işler karışıyor dedesi ölen çocuk bunun için diğerini suçluyor. Bizim Koreli ise bir yarışmada japonu geçip birinci olmasıyla japonlar onu diskalifiye ediyor. İtirazlar derken kavga çıkıyor. Hadi bizim kahraman Japon ordusu için savaşmaya cepheye yollanıyor. İki arkadaş beraber savaşıyorlar. Japon olan komutan diğeri er.

   Oradan Rusların eline düşüyorlar savaş esiri olarak. Bu iki arkadaş artık aynı statüde ve esirler.

  Ruslar için savaşırken oradan almanların safına geçiyorlar. Derken film Normandiya çıkarması sırasında sona eriyor. Bir amerikalı yaşasa bunları şimdi bu film ne hasılat yapmıştı kim bilir. Ben açıkçası özellikle savaş sahnelerini beğendim. Görsel efektler dozunda ve iyiydi. 

  Ben TV de izledim ama eğer siz DVD veya CD'sini bulursanız kesin izleyin kaçırmayın derim. Benim yaptığım gibi Uzak doğu filmlerine de ön yargı ile yaklaşmayın.

   İyi Seyirler.

   İyi Akşamlar

13 Kasım 2013 Çarşamba

The Good, Bad, Ugly (1966) - İyi, Kötü, Çirkin


The Good, Bad, Ugly (1966) - İyi, Kötü, Çirkin



   Film adından da anlaşılacağı gibi üç karakterin etrafında şekillenmektedir. İyi, kötü ve çirkin. 

  İlk olarak sahneye çirkin çıkar. Üç kişi tarafından öldürülmek istenen çirkin, onları vurup elinde bir butla camdan uçarak çıkar ve atına atlayarak kaçmaya başlar. 

   İkinci sahnede Kötü'nündür. Filmin çoğunda kendisine "melek göz" denir. Kiralık bir katil olan melek göz aldığı işlerin üstesinden muhakkak gelir. Zekası da yabana atılmayacak cinstendir. Bill Carlson adındaki bir adamın peşindedir. Ortadan kaybolan 200 bin dolar ve altının Bill Carlson'da olduğunu öğrenir ve onu aramaya başlar. 

   Üçüncü sahne İyi'nindir. Çirkin üç hayduttan kurtulup atıyla kaçarken bu seferde yolunu başka haydutlar keser. İyi işte tamda bu sırada ortaya çıkar. Silah kullanmada inanılmaz hızlı olan İyi bir anda üç haydutu öldürür ve çirkinle birlik olarak şeriften para koparacak oyuna girişirler. Çirkini şerife teslim eder. 2000 doları alır. Sonra Çirkini kurtarır ve 2000 doları paylaşırlar.

  Filmin tamamına yayılan en önemli özellik mekanların çok gerçekçi olması. Çöl sahneleri bence oldukça iyidir. Makyajlar da en çok çöl sahnelerinde kendisini gösterir. Sıcaktan ve susuzluktan yanan cildin görüntüsü 1966 yılında yapılmış bir film için iyidir. Filmin asıl başarısı ise Ennio Morricone imzalı müzikleridir. Karakterlerin psikolojik durumuna göre değişen müziklerin yanı sıra rüzgarın, kapıların, atların yani filmin içindeki ses öğeleri çok ama çok iyidir. Güneyli esirlerin kaldığı kampta söylenen şarkı oldukça başarılı bir çalışma. sanırsınız şarkıyı söyleyenler esir askerler değil de ses sanatçıları sanki. İyi'den öc almaya giden Çirkin'in düzenlediği suikast sırasında tuttuğu adamların yürüyüşleri İyi'nin silahını temizleme sahnesi ve arka planda yürüyüşüne devam eden ordunun çıkardığı seslerin uyumu sahnenin kurgusu çok başarılıdır. Filmin son bölümündeki sahne ve filmin introsundaki müziklerinin popülerliğini ise tartışmaya gerek olduğunu bile sanmıyorum. 

Film müziği


Filmin Son Sahnesi

   Çölü yürüyerek geçen İyi şans eseri hayatta kalır ve dahası Bill Carlson ölmeden son anda parayı nereye gömdüğünü İyi 'ye söyler. İyi o andan itibaren filmin en değerli kişisidir. Ölmemelidir. Çünkü ölürse 200 bin dolarda ölür. Çirkin ile İyi yola beraber devam ederler. 

  Filmde aynı zamanda Amerika ki Güney-Kuzey savaşı da işlenir. Savaşa giden askerler. yaralananlar, ölenler, sakat kalanlar bir tarafta diğer tarafta ise savaşa rağmen devam eden hayatlar. Askerlerin sanki bir inat uğruna öldüğü, tahtadan bir köprüyü savunmaya çalışan iki tarafın yok yere verdiği mücadele. Köprüyü patlatan İyi ile çirkin sonunda savaşın en azından bu bölümünde daha başka askerin ölümüne sebep vermeyecektir. Bu sahne bir çok filmde de işlenir. Er Ryan'ı kurtarmak, Kardeşler takımı gibi filmlerde de sonuçta dediğimiz "Yorgan gitti, kavga bitti."'dir. 

  Yaşanan onca olaydan sonra filmin son sahnesi inanılmaz bir sahne olmuş. 3 silahşör, 3 karakter tüm filmi bir 10 dakikada özetler gibiler. Mezarlıkta düello. Üç silahşör bir yuvarlağın etrafında ve kim ayakta kalacak.


  Film müzikleri çok iyi, oyunculuklar ve görüntüsü iyi. Bence tek eksiği senaryosu. Çok geniş yazılmış olan senaryo bir süre sonra eğer kovboy filmlerine bir ilginiz yoksa sizi sıkabilir. Bana soracak olursanız senede   2-3 kez izlesem sıkılmam.

  İyi seyirler.








8 Kasım 2013 Cuma

The Godfather (1972) - BABA Yazının Devamı


   Baba'nın vurulmasının ardından olayların akışı hızlanır. Önce Michael'in polis memurunu ve Sollozzo'yu vurması ardından Tattaglia ailesine savaş açılması, Mike'ın ülkeden çıkarılması ve Savaş'ın başlaması. Bir kumpas sonucu Sonny'nin öldürülmesi ve Mike'ın suikastten kurtulması ile ailenin başına geçerek sorumluluk alan Don Vito Corleone aile için en önemli kararları alır ve büyük bir poker oyununa başlar. Toplanan  yeraltı meclisinde kağıtlar dağıtılır ve saflar belirlenir.


    Filmde her şey iş icabıdır. Hep aynı kelimeyi duyarız karakterlerin ağzından. Sonny, Michael, Tom, Sally vd. için konu hep iştir ve bu iş uyuşturucu işidir. Bu işe girmek isteyen Barzini'de toplanan mecliste niyetini açıkça belli eder. 
   Baba'nın idareyi Michael Corleone'ye devretmesiyle Corleone ailesi kendisine Nevada'da yeni bir iş kurmak ve legalleşme gayesi güder. Suikast sırasında eşi Apollonia'yı kaybeden Mike bu sırada Kay'e geri döner ve Tom Consiglieri olmaktan çıkarılır. Nevada'da Moe Green ile ortaya çıkan sorunlar ve Barzini'nin Corleone ailesini iyice sıkıştırması sebebiyle Mike'nin hayatı yine tehlikededir. Yalnız bir fark vardır. Mike babasının zekasını almıştır ve Sonny'nin hatalarını yapmaz. Aileyi üstün tutar. Moe Green'in abisi Fredo'ya attığı tokat ve sonucunda abisinin Moe'nun tarafını tutmasına bile seyirci kalmaz ve abisini azarlar. Aile üstündür. Aileye sonradan katılanlar dahi yapılan hatalardan dolayı affedilmez. Birliktelik anca böyle var olabilir. 
   Baba'nın ölümünden sonra Mike ailenin tamamen başıdır. ilk olarak yer altı dünyasının beş ailesinin liderlerini öldürür. Çok iyi bir oyun ile Carlo'ya Sonny'nin öldürülmesinde parmağı olduğunu itiraf ettirir ki çok am çok zekice bir hamledir. Son anda sorduğu soru "Sana hangisi yanaştı?" bu soruya verilen cevap "Barzini" ise Damat carlo'nun ölümüne neden olur.

   İlk film Michael Corleone'nin, Don Michael Corleone olması ile son bulur. 

   İhanetlerin ve zekanın konuştuğu bir film olarak The Godfather serinin ilk filmi olarak İMDB listesinde aldığı oylarla kendisine ikinci sırada yer bulmuş durumda. Ayrıca film Oscar'da 3, Altın Küre'de 5 ödül ile toplamda 32 ödül kazandı. 

Filmin künyesi
Yapımcı : Francis Ford Coppola
Yazan : Mario Puzo ve Francis Ford Coppola
Yıl : 1972
Süre : 177 dk.


7 Kasım 2013 Perşembe

The Godfather (1972) - BABA


                 Filmi kaç kez izledim bilmiyorum ancak filmin girişindeki soundtrack beni hala etkilemekte.
     
   Günlerden Don Vito Corleone'nin kızı Connie'nin evlilik seramonisidir. Tüm ev ahalisi ve yeraltı dünyasının önde gelen isimleri düğüne davetlidir. "Bir Sicilya'lı kızının düğününde hiçbir talebi geri çevirmez." repliği ise o gün Don Vito Corleone'nin kabul günü gibi geçtiğini belirtmektedir ki filmin ilk sahneleri Baba'nın görüşmeleri ve düğünün eğlenceleri şeklinde başlar. 

   Filmin ilk cümlesi ise "Amerika'ya inanıyorum."'dur. Kızına saldırılmış, tecavüze kalkışılmış ve öldüresiye dövülmüş bir babanın ilk sözcüğü. Amerika'nın adalet anlayışı bu sahnede işlenir. Kızına yapılan bu işkencenin cezası beraat olunca acılı ve kızgın baba ADALET için BABA'ya başvurur.Filmde adam, bunu şu replikle belirtir: "O zaman karıma şöyle dedim. ADALET için Don Corleone'ye gitmeliyiz." Yeraltı dünyasının neden geliştiğinin en can alıcı noktalarından biri olan ADALET (ki bu Don Vito Corleone için önemlidir.) filmin işlendiği ilk konudur. 

   Düğün olur ve biter. Görüşmelerde en dikkat çeken kişiler ise Baba'nın büyük oğlu  Sonny  Corleone ve avukatları, üvey oğlu ve aynı zamanda Consiglieri olan Tom Hagen'dir. Sonny karısına sadakati bulunmayan ve ailesi ile ilgilenmeyen aşırı sinirli bir karakterdir. Tom ise Johnny Fontane'nin işi için gittiği California'da bunun aksine çelik gibi bir görüntü sergiler. Yemek masasında yönetmen Jack Woltz ile konuşması olağanüstü bir soğukkanlılık göstergesidir. Tom Hagen son lokmasını müthiş bir soğukkanlılıkla bitirir ve yemek masasından kalkar.

    Filmin asıl işlendiği mevzu ise uyuşturucu işi için Baba ile Sollozzo arasında geçen toplantının yansımalarıdır. Toplantı sırasında Sonny bir an kendisine hakim olamayarak söze karışır ve aile içindeki düşüncelerin karşı tarafa geçmesine neden olur. Bu çıkış da Don Vito Corleone'nin vurulmasına ve yeraltı aileleri arasındaki çatışmanın başlangıcına kadar uzanacaktır. Sonny'nin yaptığı tek bir hata Babasının az kalsın ölümüne neden oluyordu. 

   Yeraltında hemen her şey casusların elinde olduğu açıkça belirtiliyor. Baba en önemli adamlarından olan Luca Brasi'yi Tattaglia ailesine laf almak için göndermesi, Paulie'nin Baba'nın vurulması için Sollozzo'ya yardım etmesi, Michael Corleone'nin Sollozzo ve polis McCluskey arasındaki toplantının yerinin öğrenilmesi. İşler casuslar tarafından para ve menfaat için odaklı olarak yapılıyor. Ailelerde sağlam adamlara pek rastlanmıyor. Gün gelir hepsi menfaati için yol değiştirebilir.   

Devam edecek...


4 Kasım 2013 Pazartesi

Bu kategorideki ilk olarak amacımız İMDB sitesinde en çok oy alan 250 filmin değerlendirmesini yapmak olacak. 

Değerlendirmelerin yanı sıra filmler kategorisinde yerli ve yabancı tüm filmler hakkında kısa kısa bilgiler vermeye gayret edeceğiz. 

Herkese iyi günler.

BAŞLIYORUZ.

Sonbahar gelir.

Yapraklar sararır ve biz 3+1 kafadar (+1 telefondaki Gino) Gaziosmanpaşa'da B&B çiftinin evinde 4 kasım günü saatler 21.00'de yorumcuyuzbiz.blogspot.com kurar.

Her sitenin isim babası vardır. Bizim ise cici bir isim annemiz oldu. TEŞEKKÜRLER BEHİYE (yenge).

Sitenin ilk yazısını yazarken yanımda blogun alt yapısını ve teknik işleriyle uğraşan bir de babamız oluştu. TEŞEKKÜRLER BAYRAM.

Sanırım çocuklar da ben ve Gino olduk.

Amacımız ortak. İlgi duyduğumuz konuları siz okuyucularımıza ulaştırmak.  

Umarım bizden sıkılmazsınız.

Herkese Selamlar Olsun.