8 Kasım 2013 Cuma

Mehmet Rauf - Eylül 1901

Mehmet Kemal Sedir'in yazısı


O Yalnızca Sevmişti.

Eylül romanının 185. sayfasında parağraf arasında kalmış sonbaharda uçmayı bekleyen kelimelerin dansına şahit olmuştum. Beni bu yazıyı yazmam iten de kitabın içinde kalan parağrafların arasındaki cümleler oldu. Kitap Necip, Suat ve Süreyya karakterlerinden oluşan ilk psikolojik roman. Ama parağrafların arasında kalan karakterlerin düşünceleri bıçak kadar keskin demir kadar soğuk hissettiriyor. Aklıma hemen Behçet Necatigil'in şu mısraları geliyor;

Kimi kâğıtlar
Aydınlığa tutsanız
Çizgi, resim, bir şekil.
Ya da gizli mürekkeple yazılmış
Boş görünen sayfa
Okunur ısıya yaklaştırınca.
Kimi şiirler
Okunur arkasında
Kendi ateşiniz varsa.

Bu kitabı daha öncede okudum. Belli bir yere kadar sıkıldım ve bıraktım. Ben ona küstüm ama kitap küsmedi bana ve yeniden açtı gonca gülünü her sabah kütüphaneden. Tekrar elime aldığımda uzun zamandır görüşmeyen sevgililer gibiydik. Önce konuştuk havadan sudan. Eeeee kolay mı yüzyıl sonrası nesle hitap etmek asırların ardından. Bakmadan gözlerine sesini duymadan anlatmaya başladı kitap Suat'ı Necib ve Süreyya'yı.

Ah 185. sayfa ah.
"O yalnızca sevmişti, aşk sözcüğünden belli belirsiz hissolunan en büyük anlamına kadar sevmiş, ölümlere kadar sevmişti. Fakat onu istemenin bile bir cinayet olduğunu görerek, hayatta sevdikleri tarafından sevilenler de olduğunu düşününce, ah ediyordu ve sonra öyle sevip sevilenler için bütün o afetler gelecekti, değil mi?"
Bir oradan bir oraya koşturur lodos aklını başından alır kitaplar ve şiirlerde kelimelere dans ettirir şairler.

Aniden soğur ellerim.
ve aniden ısınır.
Birden bire ağlarım
ve birden bire gülerim halime
deliler gibi
Sebepsiz severim seni
papatyaları sevdiğim gibi.
Severim seni
doğumunu sevdiğim ilkbahar gibi.
Seyrederim ışıkları şehrin
Başım cama dayalı
üşür yanaklarım
buz keser ellerim
ve buhar tutmaz artık cam,
sen beni ben seni
orada bekleriz

Mehmet Kemal Sedir

Son bulur bu gece. yağmurlu, soğuk bu gece.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder